Üzerinden bir sene geçti. Tespit ettiğim tüm detaylar kendiliğinden veya yasalarla değiştirilmiştir diye tahmin ediyorum. Dünya o kadar çabuk kabuk değiştiriyor ki, kendi bile artık hızına yetişemiyor. Dönüş hızında değişiklik var mı bilmiyorum ama akış hızı inanılmaz boyutlara ulaştı. Şu ömrü hayatımızda dünya yerle bir olmadan ne kadar çok gezersek o kadar karlı sayılırız. Tayland detaylarımı tamamen motor üzerine odaklı yazacağım. İnanın benim için en değerli zamanlarım Phuket´te geçirdiğim motorlu zamanlardı.
Bangkok ve Pattaya´da yaptığımız turistik gezilerde şehiriçi trafiğin ters oluşundan dolayı motor kiralamaya cesaret edemediğim doğrudur. İnsan ister istemez ülkenin kokusuna bile alışamadan böyle bir sistemin içine kendini atmak istemiyor. En önmeli tavsiyem şu olacaktır; ülkeye uyum sağlamadan motor kiralamayın. Trafik şekli, insan psikolojilerini yürüyerek çözmek ve toplu taşıma araçlarını kullanmak inanılmaz faydalı. Kıbrıs tecrübelerinden ters tarfik akışına alışık olmama rağmen uyum süreci çok farklı ilerledi. Trafikteki motor adedi inanılmaz oranlarda. Her an bir yerlerden motor fırlayacakmış hissiyle başa çıkmak ilk anlarda insanı fazlasıyla yoruyor. Bu yüzden mutlaka ve mutlaka önce ülke şartlarını öğrenmek gerekiyor.
Mesale en basit şekliyle benzin almak bile çok değişik bir deneyim olarak karşınıa çıkıyor.
Tabi bunlardan önce motoru nasıl kiraladığımdan bahsetmem gerek. Bangkok ve Pattaya´da edindiğim tecrübeler Phuket´te bu işi başaracağım anlamına gelmişti. Phuket´te merkezden biraz uzak bir noktada Harley Satış Noktası ve Servisi var. Ancak şansımıza orada bulunduğumuz zaman diliminde hepsi Pattaya´da düzenlenen bir etkinlik için yola çıkmışlardı. Ellerinde kiralanacak hiç motor yoktu. Düşünün burası dünya turizm başkentlerinden biri, her yıl milyonlarca insan geliyor ve sadece scooter motor kiraliyor. Benim gibi kendini bilmez çok az sayıda geldiği için Harley bulmak çok zorlaşıyor.
Sonuç olarak oradan aldığımız bilgilerle bizim eskilerde kalan küçük mahalle arası sanayi diye özetleyeceğimiz bir barakada Harley bulduk. Günlüğü 2000 bathdan motoru kiralamak için mücadeleye başladık. Pazarlık falan hak getire scooter olsa kavga edin derim ama adam neredeyse Phuket´teki tek Harley kiralayıcısı o yüzden mücadele etmenin çok anlamı yok. Belki lazım olur diye şuraya haritadaki yerini işaretleyeyim.
Bu Big Bike Rental dediği yerin yanında bir sürü kiralanacak motor ve firma var. Aslında hepsi akraba yani Türklük yapıp pazarlık aracı olarak dur yan tarafa sorayım demeyin aynı dili konuşuyor hepsi. Ben oradayken orta kısımda bir arkadaşta vardı sadece Harley gittim ve onunla konuştum. Fiyatta falan anlaştık ne kadar mümkünse.. :))) Pasaportu paşa paşa teslim ettim, fotokopisi aldım, motorun etrafında tam tur video çektim (Sağında solunda vuruk muruk bişey var mı diye) ve motoru teslim aldım. Hoş beş muhabbet edince öyle sahtekar falan olmadıklarını anlıyorsun. Yani çakallık peşinde değiller. Adamlar sezonda belki on bin turiste motor kiralıyorlar, anlayacağınız bizden daha hakimler konuya.
Hasta ruhlu bir adam olmanın sonucu olarak Türkiye´den kask götürmüş olmam çok yadırganmamalı bence. Sesinden de anlaşılacağı gibi alet Harley Davidson Sportster 1200.. Deli gibi böğürüyor, yanınızdaki scooterlar garip hallere giriyor tabii. Yalnız durum öyle bizim memleketteki apaçi modeli gibi durmuyor. Makinada elini neye atsan avazı çıktığı kadar bağırıyor. İlk zamanlar biraz kafam şişti. Ama sonra alıştım. Düşük cc motorlar ve arabaların arasından rahatça süzülüp geçti. Bu büyük bir avantaj. Çünkü trafik mantığını çözene kadar siz zaten oradan uzaklaşmış oluyorsunuz. Düşünün kırmızı ışıkta yüz motor yanyana kalkış yapıyor. Garip bir durum ama çabuk adapte olduğumu söyleyebilirim. Ne derseniz deyin ilk defa motor kiraladığım için ister istemez teslim ederken bir pislik yaparlar mı diye tereddütüm vardı. Zaten ertesi sabah gittim uğradım adamamuhabbet olsun diye. Sağolsun kahve falan ısmarladı, üçü bir arada ama üçü de pişman bir kahve içtik. Ne olursa olsun 40 yıl hatırı var diye ses etmedik :)))
Motorla birlikte tabiri caizse adada girmediğim delik kalmadı. Bir çok noktaya ulaşmak inanılmaz rahat oldu. Bel ve sırt ağrıları, gece nerede yattığını bilememek sorunlarına eklenen kol ve bacak yanıkları bile durduramadı beni. Nerede garip national park, orman, camii, tapınak, köprü, kumsal varsa hepsine uğradım. Şöyle bir kaç tanesini göstereyim devam edeceğim.
Bütün gün motor tepesinde bir o yana bir bu yana savrulmak inanılmaz güven sağladı. Artık ters trafikte makas atar oldum. Ama aklımdan çıkmayan en önemli sahneler hep orman içinde hiç bir aracın olmadı anlardı. Müthiş bir sesi var makinanın. Hani road 46´da adamlar uçsuz bucaksız yollarda yalnız başlarına giderken izlediğimiz holivud sahneleri gibi. Kime yol sorsam orada gitme dedi ve ben gittim. Sakın oraya harleyle girme dediler girdim. Pişman mıyım? Hayır. Çünkü muhteşem geçen harkey günlerinden sonra motoru teslim etmeye giderken kendimi oyuncağı alınmış çocuk gibi hissedeceğimi biliyordum. O yüzden elimden geldikçe tüm adayı turlama fırsatı yakaladım. Pahalı bir mevzuydu, param bitmişti, ben de mecburen scootera dönüş yapmak durumda kaldım. Bari scooter almışken iyisini alayım dedim ve Tmax ile ödüllendirdim kendimi. Harleyden sonra bisiklete binmek gibiydi ama yine de yağmurda çamurda beni hiç yolda bırakmadı.
Zenci kardeşlerimin elinden çıkmış gibiydi. Fosforlu yeşil jantları ve detaylarıyla parlaya parlaya ada turuna devam ettim. İnanın bana motor kiralamak için bir çok şeyden vazgeçmeme değdi. Sorsanız james bond adası varmış, phi phi adası müthişmiş bilmem. Ama adanın tüm yollarını sorun size tarif edecek kadar konuya hakimim. Tercih meselesi, sanırım benim tercihim her zaman motordan yana olacaktır. Sizi şehir merkezlerinden hızlandırılmış videolarla başbaşa bırakıyorum. Altına bir kaç foto daha eklerim.