Neden bu kadar kısa zamanda bu kadar çok yol yapılır? Bunun cevabını vermek inanın çok zor.. Yeni Rally´i aldığımdan beri motorumla ısınma turlarını hep kısa tutmuştum. Sanırım biraz tanışma ve sevişme durumu yüzünden geçen yıllarda yaptığımız Toros Turunda uğramadığımız yerlere uğrama heyecanına karışan hiç görmediklerimizi görme hevesi bizi bu noktaya taşıdı. Biraz uzun bir yazı olacak idare edin.
Ankara´ya ulaşmadan İç Anadolu Bölgesi´nde yer alma durumu biraz çetrefilli, o yüzden ne yazıkki otoban sürüşü yaparak yine erkenden Ankara´ya ulaştık. Ankara bittiğinde inanın ben de bitmiştim. Otoban sürüşünün laneti üzerime büyük bir yorgunluk olarak çöktü. Ne zaman Ankara´dan kurtuldum ve Tuz Gölü´ne ulaştım, sanırım bütün yorgunluk bitti ve yerini sanki yola yeni çıkmışlığın verdiği heyecana bıraktı.
Tuz Gölü´nden sonraki hedef aslında Kapadokya idi. Ancak yol sizi nereye götürürse oraya gidersiniz mevzusu ağır bastı ve kahrengi tabelanın büyüsüne kapılıp kaybolduk. Yunus Emre Türbesi tabelasını görür görmez hemen girelim dedik ve oraya ulaşana kadar bir çok kentten geçtik. Sonuç olarak Yunus Emre Türbesine ulaştık, ancak seyahatin ilerleyen safhalarında anladıkki Türkiye´de 15 tane Yunus Emre Türbesi vardı ve bizim ziyaret için yolumuzdan sapıp 100 km´nin üzerinde ekstra yol yaparak ulaştığımız bu yapı bunlardan biriydi.
İnanın bana İç Anadolu´nun bu uçsuz bucaksız yapısı insanı düşünmeye ve varoluşu sorgulamaya itiyor. Türkiye´nin en büyük şansı bence bu içinde barındırdığı birbirinden farklı coğrafi durumlar ve çeşitler. Yunus Emre´nin bu bölgede yaşamış olduğuna inancım var. Gerçekten de insanı yaradana ve ona olan inanca daha da yaklaştırıyor ve şair olasınız geliyor. Kapadokyaya ulaşana kadar geçtiğimiz bozkırları tarif etmek çok zor.
Yörük çobanının hepinize ayrı ayrı selamı var. Uçsuz bucaksız bozkırlarda her gün yol alıyor ve mal canın yongasıdır sözüne sahip çıkacak kadar çok çalışıyor. Bu arada zemin yer yer stabilize olduğu için dikkatli bir şekilde ilerlemek çok önemli. Yeni motorun yeni teknolojilerini bol bol denedik ve Rally bizi utandıracak kadar iyi bir enduro olduğunu ispatladı.
Artık bozkırları bitirdik ve akşam üzeri Kapadokyaya ulaştık. Kapadokya romantik dakikalar için paha biçilmez bir bölge. Tek başına bir hafta orada kalmalı ve buna değecek şekilde her noktası ayrı ayrı gezilmeli. Bizim amacımız farklı olduğu için vadilerde motorlarla güzel bir turlayıp havasını içimize çektikten sonra bütçemiz için en uygun olacak oteli şehir merkezinde yakalayarak günümüzü tamamladık.
Hakkında daha çok yorum yapmak istiyorum ama başka bir yazıda bunu ayrıntılı şekilde yapmaya karar verdim. Bu yakışıklılar Aprilia Capanord Rally.
Ertesi sabah Kapadokya´dan çıkarken rastladığımız ve yoldan hayranlıkla izlediğimiz Nevşehir´e bağlı Akköy´ü eklemeden geçemeyeceğim. Köye girip inceleme fırsatı bulamadım ancak buraya not alıyorum, Kapadokya turu planladığımda mutlaka bu köye uğrayıp orada vakit geçirmek istiyorum. Aklınızda bulunsun.
Solumuzda Erciyes Dağı, sağımızda Sultansazlığı Milli Parkı ile Kayseri il sınırına giriş yaptık. Özelikle Sultansazlığı Milli Parkı´nda üşenmeden sazlıkların arasından patika yoldan ilerleyerek sazlıkların keyfi sürdük. Öyle noktalar yakaladık ki bir ara sırtımızda Erciyes Dağı önümüzde upuzun düzlükler vardı.
Adana´ya kadar uzanan garip bir rotadan yol aldık. Daha mantıklısı daha iyisi var mı bilmiyorum ama ana yola çıkmamak için elimizden geleni yaptık. Bir ara Aladağ Milli Parkı´nı ve Demirkazık Tepe´yi yalayıp geçtik. Evet biliyorum uğramamız gereken bir çok yeri es geçtik, ama şunu bilin o bölgeye ömrümüz yeterse daha çok gideriz.
James Bond´un son filmi Skyfall´un açılış sahnesinde İstanbul´da başlayıp, Adana´da Belemedik Vadisi´nde devam eden tren sahnelerinin çekildiği vadideyiz. Belemedik Vadisi almanların tren yolu hattını döşedikleri efsane bir coğrafya.Taşdurmaz Mevkisini de içinde barındıran ve Trans Torosta yer alan bu bölge gerçektende çetin ceviz bir sürüş deneyimi sunuyor bize.
Evet asıl meseleye geldik. Toros Turlarımızda aksilikler yüzünden uzanamadığımız Pozantı´dayız ve büyük bir heyecanla Toroslara tırmanmayı bekliyoruz. Hedef Ermenek ve önümüzde çok uzun bir patika yol var. Tarsus´un yüksek noktalarından kıyıya inmeden dağa tırmanmak için çok zor ve sürprizlerle dolu bir rota tercih etmiştik. Rotanın adını aldığı mor kısmı bizde saklı kalsın. Ama inanın bana çok zorlandık, yer yer pişman olduk. Ama sonucuna ulaşıntığımızda aldığımız haz her şeyi silip süpürdü.
Saatler süren gopro çekimi var elimde. Hepsini yeniden elden geçirip size sunmayı diliyorum. Sonuç olarak bazı noktaların sizin keşfetmenize bırakmak zorunda hissediyorum ve kısa kısa geçip Torosları ilk kucakladığımız bir kaç fotoğrafı ve videoyu sizlere sunmaktan gurur duyuyorum.
Seydişehir - Beyşehir Göllerinin kenardından Kurucuova Köyü´nde iki sohbetten sonra Kızıldağ Milli Parkı´nı geçtik ve Eğirdir Gölü´ne doğru dağdan ilerlemeye başladık. Aksu Köyü´nü geçtikten hemen sonra dağa çıkarken yolda iki motorun durduğunu gördük. Kafamdaki gopronun sarjının bitmesi yüzünden kabloyla motora bağlı seyahat ediyordum. Tam bu sırada iki motorlunun yanına geldik ve belkide seyahatin en güzel hikayelerinden birine rastlamış olduk. İki İsviçre vatandaşı motorlarına atlamışlar ve tura çıkmışlardı. Geze geze ilerliyorlardı ve Kapadokyaya ulaşmaya çalışıyorlardı. Videoda sadece selamlama ve belli bir kısmı var, sohbetin devamında onlara güzel bir rota verdik ve yllarına devam ettiler. Haberlerde kötü bir durum duymadığımıza göre sağsalim evlerine ulaştıklarını tahmin ediyoruz.
Ve aleyküm deyip elini göğsüne götürmesi bile başlı başına bir efsaneydi. Artık Eğirdir Gölü´ne ulaşmıştık ve adada kendimize güzel bir otel bulduk.
Hürriyet Seyahatte okuduğum bir makalede Türkiye´de turizme açılmamış 14 bölgenin adı vardı ve bunların 4´ü Karadeniz bölgesindeydi. Onları ayrıca bir yere not aldım. Yakında gerçekleştireceğim Büyük Karadeniz Turu´nda onlardan bol bol bahsedeceğim. Kalan 10 noktanın bir kaç tanesini hali hazırda zaten görmüştük. Asıl konu Uşak ve Manisa bölgelerinde yer alan noktalardı ve bunları Mor Rota´ya eklemiştik. Sırasıyla Işıklı Göl, Clandras Köprüsü, Ulubey Kanyonu, Blaundus Antik Kenti ve Manisa Kula İlçesi sınırlarında yer alan Peribacaları Vadisi. Hepsi hakkında tek tek birer yazı yazılacak kadar doğru noktalar olduğunu gezip görünce bir kez daha karar verdim ve sizlerin incelemesine bırakarak şimdilik fotoğraflarıyla ve videosuyla sizi başbaşa bırakıyorum.
Evet 3 gece 4 güne sığdıralamayacak kadar geniş bir bölge ve birbirinden güzel bir çok yer. Tüm yorgunluğa rağmen bir çok yeri bu kadar seri görmüş olmak farklı bir deneyimdi. Bence siz bu yazıdan kendinize göre yerler seçip turunuzu uzun tutup hepsini görmeyi seçin.
İyi seyirler.
Mor Rota
Anadolu´nun her köşesinde varlar, çünkü bu vatan her karışıyla onlar sayesinde halen dimdik ayakta. Bir fatihayı hak ediyorlar. Çamalan Türk Şehitliği
