Aslında Bodrum meselesinden önce paylaşmam gereken başka bir şey var. Doğum günlerinde hediye alınması zor adamlardan biriyim. Ne alsan işe yaramaz. Beğenmem giymem falan filan. E bu durumda bana alınacak hediye diye bir şey söz konusu değil. Napsın bizimki madem bişey alamıyorum, gideyim Tema Vakfı´na ağaç bağışlayayım demiş. Neyse 10 tane ağacı bağışlamış benim adıma buna bir sertifika göndermişler. Gel zaman git zaman doğum günümde baktım bişeyler saklıyor, çıkardı verdi sertifikayı. Okudum falan normal tepkiler bekliyor tabii ama nerede Berhan´ın kafa başka basıyor. Baktım Tema Vakfı sizin adınıza 10 tane ağacı Kavakalan Balıkesir´e dikti yazıyor. Dedim tamam, teşekkür ederim ama ben kimseye inanmam gidip ağaçlarımı göreceğim. Aradan yalan olmasın bir ay geçti geçmedi Bodrum´a gideceğiz tatile, dedim ben önden yola çıkıyorum beni kimse tutamaz. Neden? Ağaçlarımı kontrol edeceğim. Vurdum kendimi yollara ve sonuç bu fotoğraf.
Anayol kullanmadan yol alma isteğine neden olan TENERE sayesinde tehlike katsayısı gittikçe düştü. Çünkü hız düştü, trafik akışı ciddi anlamda azaldı, dikkatinizi çekecek konular çoğaldı ve en önemlisi çok fazla kahverengi tabelaya rastlıyor olmaktı. Bu avantajlar sayesinde bir çok noktayı tarayarak ilerleme fırsatı yakaladım. Harita da göreceksiniz, mümkün olduğunca fazla ara yol tarifi vereceğim. Bandırma´dan Denizli´ye kadar devam eden ara yol maceram Tripolis Antik Kenti tabelası ile biraz sapıttı ama ondan sonra hireopolis ve pamukkale ziyaretleri biraz efsane iyi geldi. Çok fazla malzemem vardı, bu yüzden hireopolise giremedim, güvenlik sağ olsun hiç yardımcı olmadı. Nedense antik kent güvenlikleri ve turizm çalışanları kaska karşı alerji sahibi. Tek başıma seyahat ediyorum sonuçta bi sürü malzeme var, nereye koyacaksın? Nasıl güvenliğini sağlayacaksın. Gerçekten bu konuda insani noktada zayıflıyoruz. Türkiye´de yüzlerce ören yeri gezdim, çok az yerde yardımcı oldular. Bakarsınız bu konuda Kültür Bakanlığı´na bir tavsiye yazısı döşerim, bakarsınız çözüm bulurlar.
Şimdi diyeceksiniz ki, konu başlığı Bodrum ne alaka Denizli. Kesinlikle haklısınız. Yani eğer bu soruyu bir motorcuya soruyorsanız kesinlikle haklısınız, çünkü bu soruyu soranla anlaşma ihtimalimiz çok zayıf. Mesela Anadolu´da bir köyde rastlayacağınız biri sıra sıralı sorular sorar, bu soruların bir çoğunu yakın dostlarınız ve akrabalarınız da sorar ve siz bunlara cevap veremezsiniz. Örnek;
* Motorda üşümüyor musun? - Evet üşüyorum
* Yağmurda ıslanmıyor musun? - Evet ıslanıyorum
* Yorulmuyor musun? - Evet yoruluyorum
* Neden temden anayoldan gitmiyorsun? - Bilmem
* Bodrum´a kaç saatte gidiyorsun? - En az 2 gün
Bunlar şu an aklıma gelenler, bunlara benzer bir kamyon dolusu soru daha var muhabbeti açıldıkça anlatırım. Biz gelelim Bodrum´a.
Bodrum´a her yıl defalarca gitme şansımız var, bunun nedeni Ege Çura Butik Hotel sahibi Selçuk Abim. Adam kral, başka bir şey anlatmaya gerek yok. Zaten bizim konumuz şu an için Bodrum, bir kaç özel noktayı işaretlemiş olalım bence yeterli. Yalıkavak´ta kral mezarları var, hatta daha güzeli bu kral mezarlarının bulunduğu noktada harika bir de halk plajı var, ben pek sosyal bir varlık olmadığım için bu tarz ıssız noktaları çok seviyorum sanırım, o yüzden burayı özelikle yazdım not alın. Halikarnasos Antik Yapısı bugün üzerinde gezindiğimiz Bodrum´a ev sahipliği yapıyor. Bu sisteme ait bir çok yapı var, Mydnos Kapısı bunlardan biri, işte herkesin bildiği kale ve antik tiyatro ve surlar gibi kalıntılar mevcut. Halikarnasos´a komşu ve pek bilinmeyen bir de Pedasa Antik Kenti var. Konacık´ta. Biraz yürüme mesafesi uzun, geniş bir alana yayılıyor ama manzara muhteşem, bir yanınız Bitez, diğeri Torba. Bu tarz bir manzaraya çok seyrek ulaşılır.
Yukarda Cennet Koyu´ndan bahsetmedim çünkü Türkiye´de bir kaç tane aynı ismi taşıyan koy var. Bizim otel Göltürkbükü´nde olduğu için bize göre Cennet Koyu bizimki, diğerlerine yorum yapmıyorum.
Zeki Müren Müzesi ve Bodrum Kalesi merkezde görmeniz gereken noktalar buna eklenecek diğer bir yer de Mausoleum. Vallahi açın araştırın gidin görün üzerinde pek konuşmak istemiyorum çünkü çok küfür edesim geliyor, ben Bodrum Yeldeğirmenlerine doğru giderken siz de açın bu konuyu araştırın.
Bodrum özelinde nasılsa çok kere yazı yazarım, o yüzden şimdilik bu kadarla sınırlayalım. Muğla merkeze doğru Yatağan´a daha yakın bir mevkiide yer alan Stratonikeia Antik Kenti (Söyleyemiyorum, yazamıyorum o derece bir isim) içerisinde Selçuklu Dönemine ait eserlerle birlikte hoş bir duruma ulaşmış. Tabi ben zaman içerisinde bir kaç kere gittim, restorasyon devam ederken görmüştüm, şimdi en son gittiğimde bir çok eser bitmişti. Bazen yıkık dökük mü kalsa daha iyiydi diyecem durumlarla karşılaşıyorum, sonra diyorum ki ne anlarsın ulan adamlar bunun okulunu okumuş falan filan. Tercih sebebim dolasıyla ben eskileri koyuyorum gittiğinizde görüntü bunlardan farklı olacak.
Nasılsa haritada konumlarını işaretleyeceğim için yol tarifi veya mevkiilere çok girmiyorum. Lagina Antik Kenti ile Labranda Antik Kenti biraz sapada kalıyor. Özelikle Labranda fena manzaralara sahip. Giderken Katrancı sırtlarının barajların ve göletlerin etrafında dolandım durdum. Fotoğraflara bakın, gidip gitmeyeceğinize karar verin.
Yol büyük gizemler barındırır derlerdi inanmazdım. Ama bu sefer pek gizem falan değil direk bodoslama oldu. Artık nedense çökmüş yola güvenlik nedeniyle! bu kısım çok önemli güvenlik nedeniyle konulmuş uyarı insanın çok dikkatini çekiyor ister istemez.
Bazı zamanlar antik kentler için yol güzergahından çıkmak zor olabiliyor. Bu durum benim için çok geçerli olmasada sizin için olabilir. O yüzden en azından bazı kalıntılara yolunuzun üzerindeyken uğrayın derim. Eurosmos Antik Kenti ´de böyle bir konumda. Haritada göreceğiniz gibi yola sadece 200 metre mesafede.
Bodrum başlığında bu kadar yer yeterli bence. Devamını Aydın özelinde yazar, Ege Bölgesi´nin tüm antik kentleri not almış oluruz.